A – SERTLEŞME SORUNU (EREKTİL DİSFONKSİYON) NEDİR?
B – ERKEN BOŞALMA (PREMATÜRE EJAKÜLASYON) NEDİR?
C – KISIRLIK (ERKEK VE KADIN İNFERTİLİTESİ)
D – GENİTAL SİĞİL (CONDYLOMA)
E – PENİS BÜYÜTME YÖNTEMLERİ
F – CİNSEL İSTEKSİZLİK (CİNSEL İSTEK BOZUKLUĞU)
– evde sertleşme sorunu tedavisi nedir ?-
A – Sertleşme Sorunu (Erektil Disfonksiyon) Nedir?
Sertleşme Sorunu (Erektil Disfonksiyon), cinsel birliktelik esnasında sertleşmenin oluşmaması ve sürdürülebilir olmamasıdır. Sertleşme sorunu tedavisi ile bu sorun ortadan kalkmaktadır. Sertleşme Sorunu erkek cinsel organı olan peniste cinsel birleşmenin başlaması ve devam etmesi için gereken ve ya istenilen derecede sertlik oluşturulamaması durumudur. Halk arasında iktidarsız ve ya ereksiyon bozukluğu olarak da ifade edilen penisin sertleşme sorunu, tıpta erektil disfonksiyon olarak adlandırılır.
Penisin sertleşmesi, cinsel bir uyaran sonrası kişide meydana gelen psikosomatik hemodinamik bir refleksin ortaya çıkmasıyla, küçük balonlardan oluşan penis kavernoz cismine gelen kan hızının artması sonucu penil dokunun genişlemesi ve uzaması durumudur. Bu zincirin herhangi bir yerindeki soruna bağlı penil sertlik kaybına sertleşme sorunu denilebilmektedir.
Sertleşme sorununun bu soruna sahip erkeğin ve esinin üzerindeki olumsuz etkisi sanılandan daha büyük olabilmektedir. Başta bu durumu yaşayan erkekte ciddi bir özgüven kaybı ve mutsuzluk oluşturabilmektedir. Eşle aradaki cinsel bağ da hasarlandığı için eşi tarafından direk eleştirilere maruz kalabildiği gibi sertleşme sorununa bağlı olarak cinsellikten uzak kalınarak eşler arasındaki sevgi bağlarının da zayıflamasına neden olabilmektedir. Kimi zaman yeni evli çiftlerde, cinsellik sıklığının daha az olmasına neden olarak bir infertilite nedeni olarak da karşımıza gelebilmektedir.
Sertleşme Sorunu (Erektil Disfonksiyon) Videolu Anlatım
Erektil Disfonksiyon konusunda uzmanlaşmış Dr. Ömer Bircan Sertleşme Sorunu neden olur ve nasıl tedavi edilmelidir gibi konuları aşağıdaki videoda yanıtladı.
Sertleşme Sorunu Belirtileri Nedir? Nasıl Teşhis Edilir?
Sertleşme sorunu zaten bir hasta yakınması olduğu için sertleşme sorunu olup olmadığını anlamak için belirti bulgu aramaya gerek bir durum yoktur. Kişi zaten penis sertleşmesiyle ilgili olan şikayetiyle hekime başvurur. Yani sertleşme sorunu kişinin fark etmediği senil-gizli ilerleyen bir durum değildir ve bunu saptamaya çalışma durumu da söz konusu değildir.
Sertleşme sorunu hastaların gözünde sıkça “ilişkide hiç sertleşme olamaması hiç sertliği başlatamama durumu” gibi de algılanabilmektedir. Bu yüzden genellikle yaşadıkları sorunu anlatırken “bende sertleşme sorunu yok, sadece ilişki sırasında penisim vajen içinde yumuşuyor sertliğini kaybediyor” olarak ifade edilebiliyorlar. Sertleşme sorununun tanımına baktığınızda bu durum da aslında yaşanan sertleşme sorununun bir başka ifadesi olduğu anlaşılacaktır. Sadece sertleşme sorununun erken dönemde daha hafif sonuçları belki kişiler tarafından dikkate alınmadığından dolayı bu durumları belirti olarak kabul edilebilir.
Sertleşme Sorunu Belirtileri
- İlişkiyi başlatırken penisin sertliğinin daha geç oluşması (eskiye oranla daha uzun süre ön sevişme gereksinimi),
- Sertleşmiş penisin vajen içinde yumuşaması – sertliğinin kaybı,
- Sekonder Premature ejakulasyon. Sonradan kazanılmış erken boşalma,
- Penisin ereksiyon halindeki sertlik derecesinin eskiye göre biraz daha azalması,
- Etkenlerin varlığı: Kilo almak, hareketsizlik, Diyabet tansi almak, sigara kullanımı, kötü beslenme.
Sertleşme sorununda tanı ve teşhis yöntemleri sertleşme sorununun varlığı ve yokluğunu belirlemek için değil, sorunun ağırlığını ve nedenlerini saptamaya yöneliktir.
Bunun için pratikte penil doppler, kan hormonal ve biyokimyasal değerlendirme kullanılabilir. İntra kavernoz arter basınç ölçümü gibi bir çok tanı yöntemi olmasına rağmen bunların daha travmatik invazif yöntemler olmasından dolayı pratikte sık tercih edilmezler. Bunun yanı sıra penil hemodinami holterleri (Nokturnal Penil Tumesans -NPT) ve ya biotensiometre gibi noninvasif başka yöntemler de olmasına rağmen çok efektif sonuç vermediği için pratikte terkedilmiş birçok test metodları da mevcuttur.
Bu alanda deneyimli bir hekim tarafından alınan dikkatli bir anamnez sertleşme sorununun ağırlığı ve nedenleri hakkında en etkili bilgileri verebilmektedir. International İndex of erection function (İİEF) denilen hazırlanmış sorulardan da yararlanılabilir. Atheroscleros dışı şüphelenilen bir bulgu durumunda o yönde daha ileri tahlil tetkik yapılabilir.
Sertleşme Sorunu Nedenleri? Sertleşme Sorunu Neden Olur?
Sertleşme sorununun olası nedenlerini anlayabilmek için öncelikle penisin normal sertleşmesinin iyi anlaşılması gerekmektedir. Penis sertleşmesi, cinsel bir uyaran sonrası başlayan bir psikosomatik hemodinamik bir reflekstir. Uyarı limbik sistemde çözümlenip preoptik ve arkuat nukleuslar üzerinden hipotalamus ve hipofiz gibi bölümleri de inerve edip omurlar içinden leğen kemiğine kadar uzanıp buradan pudental alan dediğimiz penis çevresine ulaşır. Ulaştığı damar ve balon duvarlarında (trabeculer cavernoz sinus) genişleme yaparak penise gelen kan akım hızını artırarak penis sertleşmesi başlamış olur. Yani penisin sertleşmesinde cinsel stimülasyon sağlayan karşı cins, psikolojik tutum ve durum, beyinden başlayıp penis bölgesine kadar uzanan nöronal yapının devamlılığı ve sağlamlığı ve nihayetinde penil dokudaki balonlara dolan kan akım hızını ve muhafazasını etkileyen tüm faktörler peniste sertleşmeyi etkileyebilmektedir.
Bu faktörleri etkileyen tüm durumlar sertleşme sorununa neden olabilmektedir.
Karşı cinsin çekiciliği (kilolu, bakımsız, kötü kokular yayan ve sıradan giyimli bir kadının başlattığı cinsel uyarı daha düşük olacaktır) dışında eşine karşı psikolojik yaklaşımı da erkeğin sertleşmesini etkileyen faktörlerden olabilmektedir. Erkeğin kendisine bağlı nedenleri fiziksel ve psikolojik olmak üzere iki ayırmak mümkündür. Genellikle, fiziksel faktörlere psikolojik nedenler de eşlik etmektedir.
Sertleşme sorununa neden olan etkenleri yaş gruplarına göre de ayırmak mümkündür 15-30 yaş arasındaki grupta nedenler daha çok psikolojik olmasına rağmen Hormonal kökenli sertleşme sorunları da çok nadir değildir ve göz ardı edilmemelidir. Yine son yıllarda daha ileri yaş grubunda gördüğümüz atardamar daralmasına (atheroscleros) bağlı sertleşme sorunları bu yaş gruplarında yine artan sıklıkta karşımıza gelebilmektedir. 30 yaş üstünde ana neden Atheroscleros – atardamar daralmasıdır. Penis cavernoz atardamarlarının daralmasına bağlı trabeculer sinuslere yeterli kan getirilememesi bu yaş ve sonrasında en sık sertleşme sorununa neden olan etkendir. Geçirilmiş kalp krizleri, pelvik cerrahiler, böbrek yetmezlikleri, hareketsizlik ve artmış kan viskoziteleri gibi nedenler atherosclerosun neden olduğu kan akım hızı azalmasını daha da kötüleştiren nedenlerden olabilmektedir. 65 li yaşlardan sonra da bu tabloya bir de serebrovaskuler (felçler – beyin damar tıkanıklıkları kanamalar) ve norodejeneratif (Parkinson, demans vb) hastalıklar eşlik edebilmektedir.
Sertleşme Sorunu Fiziksel Nedenleri
Sertleşme sorununun en sık nedeni atheroscleros yani atardamar sertleşmesi – daralmasıdır. Haliyle sertleşme sorununun fiziksel en sık nedeni de bu durumdur. Atheroscleros’a neden olan en önemli etken ise yaşımızın ilerlemesidir. Beslenmemize de dikkat etsek, spor da yapsak, kötü alışkanlıklardan da uzak dursak atherosclerosu kesinlikle önleyemeyiz ve yaşımızın ilerlemesiyle beraber daralma süreci devam edecektir. Özellikle 30’lu yaşlardan sonra aging proses denilen yaşlanma sureciyle birlikte bu durum hızlanacak ve etkileri daha fazla hissedilebilir olacaktır. Ancak başta beslenme, spor, uyku düzenine dikkat etmemiz ve kötü alışkanlıklardan uzak durmamız ile bu süreç çok daha yavaşlayabilmektedir.
Ayçiçek yağı, mısır özü yağı yerine sıvı yağlardan zeytinyağını tercih etmemiz, margarinler yerine de katı yağlardan tereyağını tüketmemiz atheroscleros hızını oldukça düşürebilecek bir beslenme tarzı olabilir. Yine glisemik indeksi yüksek gıdalardan (rafineri şeker ve undan yapılmış tüm gıdalar) uzak durmak hem diyabetten (şeker hastalığı) uzak kalmamıza, hem de göbek çevremizin artışını önleyecektir ki bu iki faktör de atheroscleros hızını artıran önemli faktörlerdendir. Sigara, atheroscleros hızını oldukça artırma yanı sıra endotelial yetmezlik ve ya serebral nikotinerjik etkiler ile birçok yönden penil sertleşmeyi olumsuz etkilemektedir.
Alkol de atheroscleros hızını oldukça artıran kötü alışkanlıklardan bir diğeridir. Alkolün metaboliti hem direk olarak testiküler testosteron yapımını azaltmakta, hem de testislerde testosteron üretiminin emrinin geldiği beyin bölgesine baskı yaparak sekonder olarak da testosteron üretimini azaltır. Kronik stres durumunda üretilen serbest radikaller direkt endotelial hasar yaparak atheroscleros hızını artırması yanı sıra hiperglisemi ve hipertansiyon oluşumuna neden olarak ikincil olarak da daha hızlı atherosclerosun gelişmesine neden olacaktır. Strese karşı saatinde ve yeterli uyku yanı sıra yürüyüş yapılması, oldukça faydalı olabilecek alışkanlıklardandır. Uyku sırasında vücut tekrar hem hormonal hem de kimyasal balans yaşayarak bizi normal moda taşıyabilir ve stres durumunu azaltacaktir. Spor ile vücut kan akım hızını artırıp atherosclerosta bir başka neden olan staz-kan hızı yavaşlamasının önüne geçilmesi yanı sıra özellikle yürüyüş sırasında farklı bir mekan içinde olmanın psikolojik faydaları da stresinizi azaltacaktır.
- Damarsal Patolojiler:
Atar damarsal Sorunlar: Atheroscleroz, fazla kilo, ileri yaş, kötü beslenme, diyabet, hiperlipidemi, hipertansiyon, sigara, alkol.
Toplar damarsal Sorunlar: Venöz yetmezlik (Kaçış), A-V fistüller. - Nörolojik Patalojiler: Geçirilmiş Pelvik Cerrahiler (Prostat ameliyatı, ışın tedavisi), MS hastalığı, parkinson, beyin ameliyatı veya travması, diyabet, alkol.
- İlaçlara Bağlı: B blokörler (beloc), Diüretikler (delix), Antidepresanlar, Trankilizanlar (anksiyolitikler), Antihipertansifler, Prostat ilaçları, Antihistaminikler, Histamin-H2 receptor blokorleri (simetidin, ranitidin, famodin), Kas gevşeticiler, NSAID (asprin, ibuprofen, naproxen sodyum).
- Santral Sinir Sitemi Üzerinden Etkili Patalojiler: Uyuşturucu Madde Kullanımı (Amfetamin, Barbiturat, Kokain, Marijuhana, Metadon, Nikotin, Alkol. Opiat – Santral sinir sistemi Dopaminerjik down regülasyon), Epilepsi.
- Hormonal Kaynaklı Patolojiler: Hipogonadizim, Hiperprolaktinemi, Hipo-Hipertroidizm.
- Yapısal Bozukluklar: IPP (Induratio Penis Plastica) – Peyroni Hastalığı – Penis eğriliği.
- Hemodinamiyi Etkileyen Faktörler: Böbrek yetmezliği, renal transplantasyon, hemoroid (basur) ameliyatı, plonidal sinüs (kıl dönmesi) ,kalp yetmezliği
Sertleşme Sorunu Hormonsal Nedenleri
Hormonsal nedenler, genellikle fiziksel rahatsızlıkları içine alır. Fiziksel sebepler ve çeşitli hastalıklardan dolayı birey, cinsel ilişki sırasında ve öncesinde sertleşme oluşmasında sorun yaşamaktadır. Hormonsal nedenler de kendi içerisinde ayrılır. Bunlar;
- İlaçlara bağlı problemler: Antidepresan, kas gevşeticiler, b blokörler,
- Santral sinir sistemine bağlı problemler: Epilepsi ve uyuşturucu madde kullanımı,
- Nörolojik problemler: Prostat ameliyatı, ışın tedavisi, beyin travması ve ameliyatı, Parkinson,
- Damarsal problemler: Kötü beslenme, ileri yaş sorunları, fazla kilo, sigara ve alkol,
- Hormonal kaynaklı problemler: Hipo, Hiperprolaktinemi,
- Yapısal problemler: Penis eğriliği ve Peyroni hastalığı.
Sertleşme Sorunu Psikolojik Nedenleri
Sertleşme sorunu İngilizcede iki farklı kelime ile ifade edilir. Biri erectile disfunction, diğeri de “impotance” tır. Türkçede de ereksiyon bozukluğu ve iktidarsızlık olarak iki farklı kelime kullanılır. Erectile Dysfunction daha çok fiziksel (organik) patolojiyi ifade ederken empotance – iktidarsızlık ise psikolojik patoloji için kullanılır. İngilizcede “potance” dilimizde de “kadr”, güç demektir. İktidar, güç ile yönetim anlamına gelmektedir. Erkek ve kadının cinsellik sırasındaki bazı rolleri cinsel potansiyellerinin ortaya çıkmasi için gereklidir. ‘bondage” ve “dominance” terimleri cinsel tıpta sıkça kullanılan kelimelerdendir. Buna göre erkek cinsel ilişkiyi yöneten kişi yani dominans – hakim taraf olmalıdır. Erkek ne zaman isterse cinsellik o zaman başlamalı ve onun istediği şekilde olmalıdır her şey. Kadın ise ona teslim olan, itaat eden kişi olmalıdır yatakta. Bu roller sırasında kişiler daha iyi hissetmekte ve her iki tarafta da cinsel potansiyellerinin en üst düzeyde ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. Feminist kadınlar arasında bile “Kadının erkeğe teslim olmak istediği tek yer yataktır” sözü sıkça kullanılır. Erkeğin bu hakimiyeti kuramaması ve ya kadının buna izin vermemesi gibi nedenlerle bu rollerin eşler tarafından gerçekleşmemesi, sertleşme sorununa yol açabilen önemli nedenlerdendir. Erkeğin yatak odasında oluşturduğu dominans ile cinsel özgüveni oluşur, filizlenir ve gelişir. Genç erkeklerde bu oluşum sırasındaki problemler genç yaş grubunda en sık sertleşme sorunu nedeni olarak karşımıza çıkar. Cinsel özgüveni sağlamış orta yaş ve ileri yaş grubunda ise, atheroscleros ve ya diğer fiziksel nedenlere bağlı ortaya çıkan sertleşme sorunu şimdi bir de cinsel özgüveni de zedelemiş olarak ana sorunu hem fiziksel hem de psikolojik hale getirebilmektedir. Tabi ki bunun tedavisi de hem ana faktör olan fiziksel sorunun tedavi edilmesi yani sıra bu hasarlanmış özgüven de rehabilite edilmelidir (akupunktur psikoterapi).
- Stres: Vücudumuzun otonom sisteminin temel olarak 2 çalışma modu bulunur). Aktif çalışma modu (sempatik) veb) Dinlenme – onarım modu (parasempatik). Ereksiyon (sertleşme) durumu dinlenme modunun baskın olduğu durumda aktiftir. Bu yüzden uzun çalışma saatleri ve yeterince dinlenememe ereksiyon sorununa (iktidarsızlık) neden olan psikojenik nedenlerden biridir.
- Anksiyete (Kaygı, Korku): Sertleşme sorununun (Impotans) sık görülen psikojenik nedenlerinden bir diğeri de anksiyetedir. Genellikle başarısız bir cinsel birleşme sonrasında başlayabildiği gibi çocukluk döneminde yaşanan bazı travmalardan da kaynaklanabilmektedir.
- Depresyon (Mutsuzluk, Umutsuzluk): İktidarsızlık (sertleşme sorunu) yapan psikolojik nedenlerden biridir. İş kaybı ve kaybetme kaygısı, aile veya arkadaş çevresinden birinin ölümü, sevgi eksikliği, maddi kayıplar kişilerde depresif duygu durumu oluşturan dolayısıyla sertleşmeme sorunu yapan nedenlerin başındadır.
Sertleşme Sorunu ESWT Tedavisi
Sertleşme sorununda ESWT Tedavisi androloji alanında bir çığır açtı. Daha önceleri sadece ilişki öncesi alınan 5-PDE inhibitörleri (sildenafil, vardanafil, tadalafil) gibi geçici ve birçok yan etkisi bulunan ilaçlar kullanılırken, bu akustik dalga teknolojisini kullanarak yapılacak tedaviler ile kalıcı sonuçlar alınmaya başlandı. Şok dalga özellikli bir ses basınç dalgasıdır. Normal sesin havada yayılımından daha hızlı yayılır. Titreşim yaptığı cisimlerde oluşturduğu basınç da çok yüksektir. Hızlı bir akselerizasyon sonucu ani bir düşme ile “silkeleme” işlemi yapmaktadır. Bunun da dokularda önemli bir rejeneratif cevabı oluşturduğu anlaşıldı ve androloji alanında da uygulanmaya başlanmıştır. Zararsız ve yan etkisiz bir tedavi metodudur.
Focus ESWT (şok dalga) işlemi, arterlerde darlık meydana getiren atherosclerotic plakların açılması ve yeni damar oluşumunda (neovasculerizasyon) ana etkendir. Kalsiyum içeren atherosclerotic plakların kırılması ve ENOS (Endotelial NO Syntas), VEGF (Vasculer Endotelial Growth Factor) gibi maddelerin salınımıyla bu etkileri başlatır.
ESWT (şok dalga) ile ereksiyon sorunu tedavisinde dikkat edilmesi gereken birkaç önemli konu vardır.
- ESWT (şok dalga) işleminin kim tarafından uygulanacağıdır. Öngörülen başarının alınabilmesi için şok dalga işlemi mutlaka tedaviyi planlayan hekimin kendisi tarafından uygulanması gerekir. Zaman kısıtlılığından dolayı yardımcı sağlık personeline devredilen bir iş olmaması gerekir. ESWT uygulaması hastanın durumuna özgü planlanmalı ve her seansta bu durum ve ilerlemeye göre plan gözden geçirilmelidir. Hastanın yaşına, metabolik durumuna, ağrı eşiğine göre doğru enerji miktarı ve penetrasyon derinliği ve seansların pozolojisi (hangi sıklıkta yapılacağı) belirlenip, doğru anatomik bölgelerin yeterli miktarda taranması (atış sayısı) sağlanmalıdır. Bu da ancak deneyimli bir hekimin cihazı bizzat kullanarak tedavinin başında kendisi olmasıyla mümkündür.
- Gerçek ESWT ve doku rejenerasyonuna uygun olan doğru ESWT cihaz teknolojisinin kullanılmasıdır. AWT denilen, ESWT olmayan ve doku rejenerasyonunda hiçbir etkisinin olmadığı bilimsel olarak da gösterilmiş cihazların da sıklıkla ESWT cihazları ile karıştırılması ve uygulama maliyetlerinin düşüklüğü dolayısı ile tercih edilebildiği için yetersiz etki oluşması sıkça gözlemlenebilmektedir. Yine gerçek ESWT cihazları içinde farklı teknolojiler vardır. Bazı teknolojiler tendinit bursit gibi kas iskelet sistemi tedavilerde daha etkiliyken bazı teknolojiler de doku rejenerasyonunda daha etkilidir. Sertleşme sorununda peniste rejenerasyon gerektiği için buna uygun olan ESWT teknolojisiyle yapılmış uygulamanın başarısı daha yüksek olacaktır.
- ESWT uygulamasının ereksiyon bozukluğu tedavisinde tek başına kullanılmasının istenilen düzeyde bir cevap oluşturamayacağının bilinmesi gerekir. Şok dalga tedavisinin en iyi teknolojik cihaz ve en kaliteli marka ile deneyimli bir hekim tarafından uygulansa bile tek başına ereksiyon sorunu tedavisinde yaklaşık %25’lik ilerleme oluşturabildiği göz önünde tutulmalıdır.
Bu yüzden vücudun dokusal olarak şok dalga uyarısına verdiği anabolizan cevabı güçlendiren diğer regeneratif tedavi metotlarının da ESWT ile birlikte kullanılması ile bu rejeneratif uygulamaların çeşitliliğine göre ilerleme klinik pratiğimizde %100’lerin üzerinde olabilmektedir.
Şok Dalga Tedavisini Tamamlayıcı Rejeneratif Tedavi Metotları:
Vücudumuzdaki tüm hücreler kendini yenileme özelliği taşırlar. Dokular hasarlandığında ve ya bir kısım hücreleri yok olduğunda ,kendi kendine onarabilir veya çevrelerindeki doku hücreleri tarafından yenileri yapılabilir. Rejeneratif tıp uygulamaları ise, vücudun dejenerasyona karşı başlattığı rejenerasyon – kendini onarım ve yenileme kabiliyetini hızlandıran ve güçlendiren tedavi metodlarıdir. Dokuların perfuzyonunun artırılması, doku ve gele vücut antioksidan kapasitesinin artması, gerekli esansiyel aminoasit vitamin ve minerallerin dokuya sağlanması, dokuların çeşitli enerjilerle uyarılması, bazı hormon ve sitokinlerin artırılması, stemcell sayısının arttırılması ; hücrelerin onarım ve replikasyon kabiliyetlerini artırır.
Penise uygulanan rejeneratif tıp uygulamaları nelerdir?
- ESWT (şok dalga): uygulamasının kendisi, penil atardamarlardaki atherosclerotic plakların kırılmasını sağlaması yanı sıra, penil dokuda hücre replikasyonunu başlatan en etkili ve önemli penil rejeneratif enerji uygulamasıdır. Eswt’nin penil kavernoz dokudaki hücrelerde başlattığı bölünebilme aksiyonu , penil doku için uygun diğer rejeneratif uygulamalar ile artırılır ve hızlandırılır.
- Mezoterapi : Hücrelerin bölünmesi için gereken aminoasit vitamin mineral gibi maddelerin dokuya enjekte edilmesidir. Ayrıca vazoakrif ürünlerin de enjekte edilerek doku perfüzyonu artırılarak hücresel rejenerasyon desteklenir.
- Noralterapi : Blokajlarin düzeltilmesi ve perfüzyon artırımı
- Lokal Ozon: Doku antioksidan seviyesini yükselterek rejeneratif kabiliyeti destekler. Doku parsiyel oksijen basıncını (dokuya ulaşan oksijen miktarını) ve perfüzyonunu (kanlanmasını) arttırarak hücrelerin regeneratif yeteneğini artırır, yeni hücrelerin oluşumu kolaylaşır.
- Karboksiterapi: Doku perfüzyonunu artırarak rejenerasyonu artırır.
- Pshot: PRP kişiden alınan kan içindeki trombositten zengin kısmın ayrıştırılarak rejeneratif kabiliyetin artması istenilen dokuya enjeksiyondur
- Electo Noronal uyarım: Pudental sinirin direk uyarımı ve ya spinal dallar aracılığı ile uyarımı, prostat cerrahisinde oluşan vallerian noronal dejenerasyona ve diyabetik ve ya alkole bağlı noropatide noronal hasarın daha hızlı onarılmasını sağlar
- Electromagnetic uyarım: özellikle kas kontraksiyonları ve hücre mineralleri üzerindeki etkisi ile rejenerasyonu arttırdığı ispatlanmış ve penil dokuda uygulanabilen bir rejeneratif tıp uygulamasıdır.
- Fototermal uyarım: Çeşitli dalga boylarında violet ve ya ultraviolet ışınlar, penil dokuda rejenerasyonu arttırmaktadır.
- Fitoterapi: Şok dalgalar ile kırılmış Atherosclerotic plakların mobilizasyonu ve yeni damar oluşumu (angiogenezis) için gerekli eser element ve minerallerin dokuya teminini sağlar.
- Ozon hemoterapi: Doğru dozda ve sıklıkta yapılan ozon tedavisi ile doku parsiyel oksijen basıncı ve antioksidan seviyesi artarak hücre replikasyon kabiliyeti artar. Ayrıca bağışıklık da güçlenmesi frakte plakların mobilizasyonunu hızlandırır.
- Kök hücre SVF: Stromal Vasculer Fraksiyon. Dokularımızda stemcell adı verilen kök hücreler pluripotent yapıda olup her hücreye donusebilirler. Yazımızın ilerlemesiyle birlikte dokularımızdaki kök hücre sayısı da azalarak doku rejenerasyon yeteneğimiz de zayıflar. Vücutta kök hücre yoğunluğu en fazla yağ dokusundadır. Yağ dokusundan alınan yaklaşık 100cc lik doku özel ayrıştırma teknikleriyle kök hücreleri ayrıştırılarak dokuya implantasyonu ile enjekte edilen dokuda onarım ve yeni hücre gelişim hızı artar. Ayrıştırılan yağ dokusunun içerisinde kök hücrelerin yani sıra bir takım hormon, stokin ve hücrelerin oluşturduğu preparata stromal Vasculer Fraksiyon SVF denilmektedir ve uygulandığı dokuda sadece kök hücre implantasyonuna göre daha fazla rejenerasyon kazandırdığı gösterilmiştir.
- HRT Hormon replasman tedavisi: özellikle 40 yaşından sonra erkeklerde testosteron hormon seviyesi her yıl 100 p/ml azalır. Hormon replasmanı ile androjenik etkinin normalleşmesi yanı sıra anabolizan yarar da sağlanarak özellikle genital bölge hücre replikasyonunu artırarak gonadotropik etki gösterir.
- Penil Kupa (pompa): Doku perfüzyonunu artırarak ve reaksiyon sağlarayarak penil rejenerasyonu arttırmaktadır
- Penil Hirudoterapi: salgı bezlerinde antikoagulan ve rejeneratif özellikte peptitler içerir. Uygulandığı dokuda onarımı artırıcı etkisi mevcuttur
- Pelvik Taban Kas egzersizleri : Pelvik perfüzyonu arttırması ,venöz dönüşümün kontrolü yanı sıra bu kas grubunun güçlenmesi rijit sertlik süresini uzatarak prematüre ejakulasyona da yararlıdır.
- Akupunktur: Hipotalamo Hipofizer Aks balansı ile vücut hormonlarının düzeylerini normalleştirerek anksiyete- kaygı stresi azaltır. Ancak rejenerasyonu artırıcı etkisini norooendokrinerjik refleksler ile Sempatik/Parasempatik sistem balansı sağlayarak periferik (uzak noktalara) kan akımını artırarak ve iyileşme cevabını artırarak gösterir
Sertleşme Sorunu (Erektil Disfonksiyon) Destekleyici Tedaviler
- Ozon Terapi
- PRP (P-shot) Terapi
- Fito Terapi
- Kök Hücre Tedavisi
- Noral Terapi
- Akupuntur
Sertleşme sorunu (Erektil Disfonksiyon), erkeklerin cinsel ilişki öncesinde ya da cinsel ilişki sırasında yaşadıkları problemlerden biridir. Birçok sebep doğrultusunda meydana gelen sertleşme sorununun genellikle çözümü bulunmaktadır. Sertleşme problemi halk dilinde iktidarsızlık olarak bilinmekte ve erkekleri genellikle psikolojik açıdan fazlasıyla rahatsız etmektedir. Erekte sorununun tıp dilindeki adı ise erektil disfonksiyon’dur. Günümüzde erektil disfonksiyon farklı şekillerde görülebilmektedir. Sertleşme sorununun ne zaman olduğu, hangi sıklıkla yaşandığı ve nasıl yaşandığı gibi sorulara cevap aranarak; erektil disfonksiyonun sebebi ve tedavi yöntemleri tespit edilmektedir.
Sertleşme Sorunu Türleri
Erekte sorunu ya da diğer bir deyişle iktidarsızlık, farklı sebeplerden dolayı farklı şekillerde görülebilmektedir. Sertleşme sorununun bireyde ne sıklıkla ve ne şekilde görüldüğü hem tedavi için hem de sorunun kaynağının bulunabilmesi için önem taşımaktadır. Farklı şekillerde yaşanan sertleşme sorunları ise şu şekildedir;
- Penisin hiç erekte olamaması, hiç sertleşmemesi
- Penis için kısmen sertleşmesi ancak yeterli sertliğe ulaşamaması
- Peniste vajinaya girmeden hemen önce erekte sorununun meydana gelmesi
- Vajinaya giriş anında sertleşme problemiyle karşılaşılması
- Başlangıçta sertleşen penisin, belirli cinsel ilişki süresinin ardından tekrar yumuşaması ve küçülmesi
Yukarıdaki şekillerde ve farklı türlerde görülen sertleşme sorunu, cinsel ilişki performansına direkt olarak etki edebilmektedir. Öncelik olarak erkeklerin sonrasında ise partnerlerinin psikolojik sorunlar yaşamasına sebep olan bu rahatsızlık, genellikle çözülebilmektedir. Farklı tedavi yöntemleri ve uygulamalar ile sertleşme sorunu ortadan kaldırılabilmektedir.
B – Erken Boşalma (Prematüre Ejakülasyon) Nedir?
Erken Boşalma (Prematüre Ejakülasyon): Erkeğin cinsel birliktelik esnasında kısa sürede orgazm olarak boşalmanın, erkeğin kendisine ve ya eşine göre istenenden daha kısa sürede gerçekleşmesi durumudur.
Çiftler arasında erken boşalma ile ilgili bilimsel anket çalışmalarında 3 dakikadan daha kısa sürede görülen boşama (ejakulasyon) durumu genel itibari ile yeterli görülmediği için , cinsel birliktelik sırasında penisin vajene penetrasyonunun başlamasından itibaren 3 dakikadan daha kısa sürede erkeğin orgazm olması ve boşalmasının gerçekleşmesi durumu da erken boşalma olarak tabir edilebilir.
Erken boşalma durumu sadece erkekler için bir cinsel fonksiyon bozukluğu olarak kabul edilir. Bayanlarda görülen kısa sürede orgazm olma durumu bir cinsel fonksiyon bozukluğu oluşturmaz. Çünkü erkek cinsel ilişki sırasında aktif konumdadır ve boşalmayı takiben refrakter(cevapsız) dönemin erkeklerde uzun olmasıdır. Cinsel birleşmenin evreleri vardır. İstek ve uyarılma, uyarılmanın devam etmesi ile hislerin güçlü seyrettiği plato aşaması. Plato aşamasını takiben orgazm oluşumu ve çözülme evreleri. Çözülme evresinden tekrar istek ve uyarılmanın görülmesine kadar geçen süreyi içeren cevapsız döneme de refrakter periyot denilir. Uyarılma aşamasında erkeklerdeki en önemli fiziksel değişim, peniste ereksiyon oluşmasıdır. Bayanlarda ise bu evrede lubrikasyon denilen vajinal sıvı artışı en önemli ürogenital değişikliktir. Orgazm aşamasında erkekler boşalma yaşarken kadınlarda ise vajinal ve uteral kontraksiyonlar(kasılmalar) oluşur. Orgazmı takiben çözülme evresinde erkekler penis ereksiyonlarını kaybederler, kadınlarda ise kasılmalar durur. Kadınlarda erken orgazm oluşması, cinsel ilişkinin bitmesine neden olmazken, erkeklerde erken orgazm oluşması,cinsel ilişki sırasında aktif roldeki erkeğin penis sertliğinin sonlanması nedeniyle cinsel ilişkinin bitmesine sebep olmaktadır. Yine bayanlarda erken orgazm olma durumunda, tekrar cinsel istek ve uyarılmanın oluşması birkaç dakikada kadar sürebilmekteyken, erkeklerde bu süre birkaç saati bulabilmektedir. Bu yüzden cinsel ilişki sırasında erkekte görülen erken boşalma cinsel ilişkinin sonlanmasına neden olması ve tekrar bir ilişkinin başlaması için saatler geçmesi gerekliliği çiftler arasında rahatsız edici bir durumdur. Özellikle bayanlar tarafında, tamamlanmamış bir cinsel ilişki, frusturasyon, sinirlilik ve huzursuzluk oluşturması yanı sıra eşi tarafından beğenilmediği hisleri uyandırarak mutsuzluk verebilir. Erkek tarafında her ne kadar cinsel ilişki tamamlanmış olsa da erken boşalma yine oldukça rahatsız edici bir durumdur . Erkekler için erken boşalmada, cinsel ilişkiden daha kısa süre haz almış olmaktan daha büyük sorun,eşine karşı hissettiği yetersizlik hissidir
Erken boşalma başlama zamanına göre primer ve sekonder olarak iki gruba ayrılır. Primer prematüre ejekulasyon(erken boşalma) , kişinin ilk ilişkisinden beri olan ve genellikle bir dakikadan daha kısa süren durumlar için tabir edilirken Sekonder prematüre ejakulasyon ise, daha önceleri yeterli sürede boşalma gerçekleşirken,hayatının ileri yıllarında bu sürenin giderek azalması ve genellikle 3 dakikanın altına düşmesi durumudur. Erken boşalmanın etyolojisi(sebepleri) açısından primer ve sekonder olmasının tanımlanması önem taşır.
Erken Boşalma Neden Olur?
Primer erken boşalmada ailesel yatkınlığın da olduğu bazı psikolojik ve organik patolojiler erken boşalmaya neden olabilmektedir.
Sekonder erken boşalmada ise neden daha çok Yaşın ilerlemesi,kilolu olma,diyabet,hiperlipidedi,hipertansiyon,sigara-alkol kullanımı ,kötü beslenme,stresli yaşam gibi atherosclerosa bağlı kan akım azalması olabilmektedir. Yine başta yaş ilerlemesine bağlı kas atrofileri ile pelvik taban kasında oluşan güçsüzlükler de erken boşalmaya neden olabilir.
Erken Boşalma Nedenleri Nedir?
Erken boşalmanın sebepleri psikolojik veya organik olabilir.
- Penis hassasiyet fazlalığı
- Atherosclerosa bağlı penis kan akım hızı azalması
- Pelvik taban kas grubu güçsüzlüğü
- Özgüven eksikliği
- Aşırı kaygılı olmak
- Yüksek stresli yaşam
- Mutsuzluk
- Suçluluk hissi yaratan psikolojik travmalar
Erken boşalmaya neden olan organik sebeplerin başında penis dokusunun aşırı hassasiyeti gelir. Eczanelerde satılan krem ve sprey gibi topikal ürünler lidokain benzeri lokal anestezik maddeler içerir. Amaç penisteki aşırı hassasiyeti birkaç dakikalığına azaltarak erken boşalma nedeni olan hassasiyeti azaltmaktır. Tramadol içerikli oral ağrı kesicilerin kullanımında da geçici fayda gösterilmiştir. Yine aynı amaçla perazarvatif kullanımının tavsiye edilmesi de teması azaltarak hassasiyeti azaltma amaçlıdır. Erken boşalmaya neden olan penis hassasiyetini azaltmak için özellikle yurt dışında bazı kliniklerde ameliyat ile penis duysal sinirlerinde kesiler bile yapılmaktadır. Yine peniste hassaiyeti azaltmak için glands penise yapılan hyaluronik asit dolguları da geçici olarak yalıtkanlık sağlayarak erken boşalma tedavisinde denenmektedir. Boşalma öncesi plato döneminde penisin sıkılması ise duysal etkiyi azaltarak boşalmanın gecikmesine faydalı olsa da erken boşalma tedavisinde kalıcı bir etkisi söz konusu değildir.
Erken boşalmaya neden olan bir başka organik neden ise penise gelen kan akım hızında azalmadır. Penis kan akım hızını da azaltan en yaygın neden de atheroscleros,yani atardamarlarımızın elastikiyet yeteneğinin azalması ve daralması durumudur.Peniste sertliği yapan en temel etken, penise gelen kan akım hızıdır. Yeterince sertleşmemiş ve ya sertleşmiş ancak kısa sürede sertliği kaybedilen peniste, sağlanan sertliği kaybetmeden cinsel döngü tamamlanmak istenir ve bu durum da karşımıza erken boşalma nedeni olarak çıkar. Bu nedenle geçici fayda sağlayan sildenafil,verdenafil ve ya tadalafil içerikli preparatların reçete edilmesi söz konusudur ancak geçici bir fayda sağlaması yanı sıra birçok yan etki de oluşturmaktadır.
Penisin yeterince sertleşmesine engel olan bir başka durum olan pelvik taban kas grubunun güçsüzlüğü ,bir başka erken boşalma nedeni olarak karşımıza çıkabilmektedir. Peniste uyarılma aşamasında penis içindeki odacıklara kan akımının artmasıyla sertleşme başlar. Bu başlamış sertliği yaklaşık iki misline çıkaran etken ise pelvik taban kaslarıdır. Pelvik taban kası güçsüzlüklerinde sağlanan sertliği koruyamama ve ya koruyamama endişesi oluşturarak kişide erken boşalmaya neden olabilmektedir.
Özgüven eksikliği, aşırı kaygılı durumlar ve ya yoğun suçluluk hisleri gibi psikolojik durumlar da erken boşalma nedeni olarak karşımıza sıkça gelebilmektedir. Kişilerin hormonal profillerine bile yansıyabilen bu psikolojik etkenler sertliği sağlayamama ve sağlanan sertliği muhafaza etmeyi engelleyerek erken boşama nedeni oluşturabilmektedir. Özellikle dopamin hormonu özgüven eksikliğinde daha az salınmaktadır. Laboratuarda ölçebildiğimiz hormonlardan olan prolaktinin ılımlı artışının altında genellikle dopamin hormonunun azalması vardır. 2000 yılların başında apomorfin içeren uprima ticari ismiyle piyasya çıkan ürün sertleşme performansını arttırmak ve erken boşalmayı azaltmak için kullanılmıştır. Ancak dil altı kullanılan bu ürünün başta şiddetli bulantı gibi birçok yan etkisine rastlandığı için piyasadan hızla çekilmiştir. Dur başla egzersizleri ise yine bu yönden fayda sağlayan ancak zayıf etkili bir destek yöntemi olarak görülebilir.
Mutsuzluk ve yoğun stres gibi psikolojik durumlar da erken boşalmaya neden olabilen bir başka duygu durum bozukluklarındandır. Bu ruhsal anormalliklerde de beynimizde salgılanan norotransmitter adı verilen lokal hormonların seviyelerinde değişikli olmaktadır. Özellikle serotonin hormon seviyelerinin erken boşalma yaşayan kişilerde düşüklüğü tesbit edilmiştir. Bu yüzden günümüzde erken boşalma için popüler ilaç tedavilerinden birini bu nörotransmitter seviyesini yükseltme olmuştur . SSRI –Selektif Serotonin Reuptake İnhibitörü denilen ilaçlar erken boşalmada sıkça reçete edilir. Sertralin ve özellikle dapoksetin içerikli bu antidepresanlar ,girdiğiniz bir eczanede eczacının kolay ulaşabileceği rafa sildenafil ve tadalafillerle birlikte çokça istiflenmiş bir şekilde bu bulundurulur J. Erken boşalma sıklığını toplumda gösteren bir tablodur aslında bu durum. Ancak kalıcı bir etki oluşturmamanın yanı sıra tıpkı sildenafillerde olduğu gibi kısa sürede tolerasyon gelişir ve kişiler bu kimyasallardan da fayda göremez duruma gelirler ve bir çok yan etkiyi de beraberinde getirmektedir.
Erken Boşalma Tedavisi
Erken boşalma tedavisinde, erken boşalmaya neden olan tüm etkenler tespit edilmeli ve başarılı bir sonuç için tespit edilen tüm etkenlere yönelik tedaviler bir arada uygulanması gerekir. İçlerinden sadece bir ve ya ikisine yönelik tedavi erken boşalma sorununu tedavi etmeyecektir. Erken boşalma tedavisinde bir diğer önemli husus, kalıcı sonuç veren tedavi yöntemlerinin tercih edilmesidir.
Atherosclerosa bağlı kan akım yetersizliğinde ve penis aşırı hassasiyetinin normalizasyonunda penil rejeneratif uygulamalar ile erken boşalma tedavisi yapılabilmektedir. Başta penil mezoterapiler ve eswt tedavisi (şok dalga) uygulamaları olmak üzere peniste yapılacak etkin bir rejenerasyon tedavisi penil kan akım hızını artırarak ve penis nöronal hassasiyetini azaltarak erken boşalmanın tedavisinde etkilidir. Burada en önemli noktalardan birisi,bu uygulamaları yapan hekimin penil rejenerasyon tedavisindeki deneyimidir.
Pelvik taban kası gelişimi, bu tedavinin evde de yapılabilecek halkasıdır. Pelvic Floor Muscle exercises olarak arama motorlarında arandığında çokça farklı hareketle pelvik taban kası geliştirme egzersizleri karşınıza çıkacaktır. Kegel egzersizi de bunlardan biridir
Erken boşalmanın psikolojik nedenlerine bağlı tedavisinde ise kliniğimizde akupunktur başarı ile uygulanmaktadır. Vücuttaki hormonal yapımızı normalleştirerek etki gösterdiği söylenebilir. Vücut hormonal yapısı çok hassas dengelerle sağlanmaktadır. Bu bölüme ilaçlarla müdahale etmek, mutlaka bir başka hormon düzeylerinde de değişiklik oluşturarak başka psikolojik yan etkiler oluşturma yanısıra, ilaç etkileri geçici kalmaktadır. Ürogenital sistem akupunkturu bu alanda deneyimli bir hekim tarafından yapıldığında tıpkı hormonal düzenimize bir format atılır gibi tüm hormonlarımızda normalleşme sağlar. Bu yüzden kliniğimizde sertleşme sorunu ve ya erken boşalma tedavilerine aldığımız hastalarda, akupunktur uygulamalarımızın sonucu olarak “kendimi genel itibariyle de daha iyi hissediyorum” ifadesine neden olan etken de akupunkturun sağlamış olduğu hormonal düzenlemedir.
Erken Boşalma Tedavi Aşamaları
- Penil Rejenerasyon Uygulamaları (Penil Mezoterapi, ESWT–şok dalga uygulaması, Penil nöralterapi, carboksiterapi, PRP)
- Pelvik Taban Kası Gelişimi (özel cihaz ve ya egzersizlerle)
- AkupunkturPsikoterapi
C – İnfertilite (Kısırlık) Nedir?
İnfertilite (Kısırlık) çiftlerin korunmasız olarak yaklaşık 1 yıl düzenli cinsel ilişki yaşamalarına rağmen hamileliğin oluşmama durumudur. Evli çiftlerin yaklaşık %15’inde İnfertilite (Kısırlık) görülmektedir. Bu vakaların yaklaşık 1/4’ünden erkek faktörü sorumlu iken 3/4’ünde sorun kadınsal faktörlere bağlıdır. Kliniğimizde hem erkek hem de dişi nedenlere bağlı İnfertilite tedavisi yapılmaktadır.
İnfertilite (Kısırlık) tedavisinde öncelikle tanının doğru konulması, doğru bir tedavi planlaması için en önemli kısmı oluşturmaktadır. Çiftlerde öncelikle erkek ile başlamak daha akılcıdır. Çünkü basit bir spermiyogram ile birçok olası sorun görülebilmektedir.
Sperm: Sayısı, hareketliliği, morfolojisi.
Semen: Miktarı, vizkozitesi, PH değeri.
Gerekli durumlarda yine kliniğimizde yapılabilen kan laboratuvar analizleri veya ultrasonografik görüntüleme yöntemleri ile; scrotal yapılar değerlendirilebilmektedir. Bu tetkikler sonucu ortaya çıkan herhangi bir patoloji varsa bunlara yönelik tedavi planlanabilir. Ancak saptanan patoloji yoksa diğer eşe geçilebilmektedir.
Kadınlar için kadın doğum polikliniğinde yaptırılan USG ve gerekli durumlarda istenen laboratuvar tetkikleri değerlendirilmektedir. Bu şekilde saptanan patolojilere yönelik tıbbi tedaviler planlanabilmektedir.
İnfertilite (Kısırlık) Tedavisi
Kliniğimizde İnfertilite (Kısırlık) tedavisinde birden fazla terapi argümanını birlikte kullanılır:
1. Akupunktur:
Adrenarjik / Kolinerjik balans ile ürogenital bölge kan akışı (hemodinamisi) düzenlenmiş olur.
Hipotalamo Hipofizer Testüküler / Overyal Aks hormonal balansını sağlar. Östrojen, Progesteron, Testosteron, FSH, LH, GnRH, Prolaktin, GH hormonlarını dengeye ulaştırarak düzenler.
Stres hormonu olarak bilinen kortizon miktarının ve salınım düzeninin dengelenmesi ile hem hemodinamik hem de hipotalamo hipofizer akış balansına yardımcı olmuş olur.
Erkeğe bağlı diğer kısırlık (infertilite) nedenlerine yönelik sperm sayı ve hareket artışını sağlayabilmesi gibi, kimi durumlarda diğer terapilerle birlikte bozuk morfolojik spermler yerine normal morfolojide spermler üretilmesini de sağlayabilmektedir.
Semen miktar artışı ve diğer tedaviler ile birlikte PH ve viskozite normalleşmelerini sağlayabilmektedir.
2. Ozon Tedavisi:
Dokulara daha fazla oksijen ulaşmasını sağlayarak hücrelerin replikasyon (bölünebilme) kabiliyetini arttırır. Bu da testislerde daha fazla bölünen (üreyen) spermatozonlara ve daha fazla üretilen semene neden olarak sperm sayı ve hareket artışını sağlayabildiği gibi kimi durumlarda diğer terapilerle birlikte bozuk morfolojik spermeler yerine normal morfolojide spermlerin üretilmesini de sağlayabilir. Semen miktarı artışı diğer tedavideler ile birlikte PH ve vizkozite normalleşmelerini sağlayabilmektedir.
3. Hirudoterapi (Tıbbi Sülük):
Bel bölgesine uygulanan tıbbi sülükler, başta ürogenital sistemin kan akışını arttırmanın yanısıra yapmış olduğu antienflamatuar etki İnfertilite (Kısırlık)’ın sık nedenlerden biri olarak PID (Pelvik Inflamatuar Disease – Pelvik İnflamasyon Artışı)’na yönelik tedavi oluşturmaktadır.
4. Hacamat:
Kısırlık (İnfertilite) tedavisinde bel bölgesine uygulanan hacamat ile hem mekanik olarak bel bölgesi kanlanma artışı sağlanırken aynı zamanda yapılan mihem çizgileri ile; arteriyel Nitrik Oksit sentezinin artması sağlanarak damarlarda dilotasyon (gevşeme) ile yine kanlanma artışı sağlanmaktadır. Ayrıca cilt altı toksinlerin vücuttan uzaklaştırılması da hücresel replikasyon kabiliyetini arttırdığı bilinmektedir.
Gerekli durumlarda Mezoterapi, Fitoterapi ve Vitamin Serumları da eklenebilmektedir.
D – Genital Siğil Nedir?
Genital Siğil (Condyloma); HPV (Human Papilloma Virus)’nin etken olduğu cinsel yolla da bulaşabilen bir viral lezyondur. HPV lezyonu bir başka kişiye ve ya aynı kişinin farklı organlarına temasla bulaşabilir. Bulaş sonrası HPV virüsü, temas edilen kişinin immün sistemi tarafından baskılanıp lezyon oluşturamadan ortadan kaybolabilmektedir. Virüsün baskılanamadığı durumlarda ortalama 1 yıl sonra penis, kasık ve peri anal bölgelerde lezyonlarla ortaya çıkabilmektedir. Estetik olarak kötü bir görsel durum oluşturmasının yanı sıra erkeklerde penis corpus ve collum bölge lezyonları ve bayanlarda intra vaginal ve cervical lezyonlar ağrılı cinsel birleşme ve cinsel birleşme sırasında kanamalar oluşturabilmektedir. HPV virüsünün daha çok bayanlarda genital kanserleri tetikleyici etkileri olduğu bilinmektedir. Cinsel birleşmede kondom kullanılması HPV bulaşını önlemede yeterli değildir, pubik ve kasık bölgelerindeki siğillerin bulaşını engelleyemez. Traşlama gibi lezyon bütünlüğünü bozan işlemler HPV bulaş riskini çok daha artırır. Penis, pubis ve kasık bölgelerinde fark edilen her türlü yabancı doku parçaları çok gecikmeden bir ürolog ve ya dermatolog tarafından değerlendirilip Condyloma Acuminata düşünülen lezyonların rezeksiyon edilmesi gerekmektedir.
Genital Siğil Tedavisi
Tedavi yöntemlerinin içerisinde:
- Cerrahi Yöntem: Lezyonun basit cerrahi kesi ile dokudan uzaklaştırılmasıdır. Çok büyük lezyonlar haricinde tercih edilmez.
- Cryoterapi (Dondurma): -78 °C olan sıvı karbondioksit ile soğutulan probların dokuya teması ile ve ya -88 °C olan sıvı nitrojenin dokuya püskürtülmesi ile lezyonu ve çevreleyen dokunun sıcaklığının -5 °C ve altına düşürülerek nekroz edilmesi prensibine dayanır. Daha çok geniş plakalı lezyonlarda kullanılmaktadır.
- Asidik İlaçlar İle Tedavi: Bazı kimyasal korozif sıvıların özellikle ana rezeksiyon sonrasında reziduel (kalan) küçük doku parçalar ile tekrar HPV lezyon oluşumunu engelleyebilmek için kullanılması rekurrensi (tekrar lezyon oluşumunu) azaltmaktadır.
- Topikal Kremler: Asidik ilaçlar gibi rezeksiyondan sonra rekurrensi azaltmak amaçlı verilebilmektedir.
- Lazer Yöntemiyle Tedavi: Genital siğil tedavisinde kliniğimizde lezyon rezeksiyonunda kullandığımız ana tedavidir. Basit bir lokal anestezi sonrası ağrısız olarak işlem yapılmaktadır. Çok daha kontrollü kesi yapılmasına olanak sağladığı ve kanama gibi komplikasyonları azalttığı için öncelikle tercih ettiğimiz tedavi yöntemidir. Lezyon çeşitlerine göre diğer tedavi metotlarıyla da kombine edilebilir.
E – Penis Büyütme Yöntemleri
Penis büyüklüğü normları için androlojide net bir tanım bulunmamaktadır. Tıpkı kişilerin farklı boy uzunluklarına sahip olması gibi, hem genetik hem de çevresel faktörlere bağlı olarak bireyler farklı penis boy ve genişliklerine de sahiptirler. Toplumlara göre penis ortalama büyüklüklerinden bahsedilebilmektedir. Örneğin zenci ırkında penis boyu ortalama olarak daha büyükken, uzak doğulu erkeklerde ortalama daha kısadır. Bu yüzden kişilerin ırklarına göre ortalama bir penis uzunluk normu belirlenir. Aynı ırktan olan erkeklerin, penis başı çekilerek ölçülen uzunluk (erektil uzunluğa yakındır) ortalamasının standart sapmasının 2,5 katı kadar altı mikro penis olarak ifade edilir. penis büyütme
Ülkemizde yapılan araştırmalara göre;
5 cm penis uzunluğu ve alt değerleri için mikro penis ifadesi kullanılabilir. Toplumda yaklaşık bin kişiden 5’inde görülür.
5-9 cm arası kısa penis olarak tanımlanabilir.
9-18 cm arası normal penis uzunluğu.
18 cm’den uzun penisler için toplumumuzda uzun penis olarak tanımlanabilir.
Penis büyükleri, genellikle aynı toplumdaki çiftlerde normal bir cinsel birleşme için yeterli olmaktadır. Yani bir toplumdaki erkeklerin penis uzunluğu; o topluluktaki bayanların vajen uzunluğu ve G nokta mesafesi orantılı olmaktadır. Örneğin; uzak doğulu bir erkeğin penisi kısayken kadınlarında gluteal yağ dokusu daha az ve vajen boyu daha kısa olmaktadır. Böylece vajene daha kısa bir penisle de ulaşabilirken, zenci ve latin ırklarında bayanların kalçaları daha uzunken; erkekleri de bu mesafeyi kat edebilip vajinal birleşmeye yetecek uzunlukta penislere sahip olmaktadırlar.
Ancak kişiler bazen partnerleri için yeterli penis büyüklüğüne sahip oldukları halde; farklı psikolojik ve ya sosyolojik nedenlerle; daha da büyük boyutlarda bir penise sahip olmayı isteyebilmektedirler. İnsanlık tarihi boyunca da bu durumun her dönem var olduğunu ve günümüzde de devam ettiğini görmekteyiz. Arkeolojik çalışmalar ile ortaya çıkan heykel ve yazılardan; tarihte insanların penis boyu ile güç kudret ve iktidarı özleştirdiğini görmekteyiz. Bugün de internette çeşitli alışveriş, haber ve ya sosyal medya platformlarında gezerken karşınıza çıkan ve hemen hepsi gerçek dışı penis büyütücü olduğu iddia edilen ürünlerin, bu sıklıkta ısrarlı reklamlarla karşımıza çıkması, günümüzde de gerçekten de bu tedavinin insanlarca yoğun talep edildiğini göstermektedir.
Penis Büyütme Yöntemleri
- Rölatif Penis Büyüme: Genellikle obezite ve diyabet hastalarında görülen penis üstü bölgede (suprapubik); yağlanma artışına bağlı penisin geride kalması sonucunda küçük görünme durumudur. En sık görülen tip olmaktadır. Tedavisi sonucunda hiçbir yan etki olmadan penisin; normal uzunluğunun tekrar hem fonksiyonel hem de görünür halde yerine
Tedavide:
- Supra Pubical Liposuction
- Supra Pubical Lipolitik Mezoterapi
kullanılmaktadır.
Penis Parankimal Büyütme:
Bu tedavi yöntemi; penisin parankimal yapısının seksüel birleşme için küçük olan penisler için ve ya sekonder olarak penisin eskisine oranla zamanla, bazal kan akımının azalmasına bağlı küçülmüş hale gelmiş penisler için uygulanmaktadır. ESWT; Pompa ve PRP yöntemleri ile dokuda yapısal elemanların artışı sağlanmaktadır. 40 yaş altı ve sigara kullanmayan erkeklerde daha iyi sonuç vermektedir. Ve 2-4 cm arası penis büyümesi beklenmektedir.
Peyroni (IPP) ve Fibröz Yapılara Bağlı Patolojilerde Penis Büyütme Yöntemi:
ESWT, Ozon ve Mezoterapi yöntemleri ile tedavi edilmektedir. Penisin normalden daha küçük hale gelmesine neden olan yapışıklıkların serbestlenmesi olarak düşünülebilmektedir.
Görüntüsel Olarak Penisin Büyümesi:
Karın veya bel bölgesinden alınan yağ dokularının; penis cilt altına enjekte edilip penil suspansör ligamentin cerrahi olarak serbestlenmesi yöntemi ile penisin sadece büyük görünmesi sağlanmaktadır. Ancak bu yöntemin; ereksiyon ve cinsel birleşme sorununa neden olması ve penisin sadece flacid yani sertleşme olmadığı durumlarda normalden büyük görünmesine karşın sertleşme halindeyken; uzunluğunda herhangi bir değişiklik oluşturmadığı için yapılması önerilmemektedir.
F- Cinsel İsteksizlik Nedir?
Cinsel isteksizlik, erkeklerde cinsel uyarıyı ortaya çıkaran düşünce ve arzuların 6 aydan uzun süre azalması durumudur. Cinsel isteksizlik tıbbi literatürde MHSDD (Male Hypoactive Sexual Desire Disorder) olarak geçer ve Erkek Azalmış Cinsel Arzu Bozukluğu olarak da ifade edilir. Halk arasında “cinsel soğukluk” , “frajilite” veya libido eksikliği de denilmektedir. Cinsel isteksizlik, cinsel tiksinti bozukluğu (aversion disorder) ile aşırı istek (hipersexuality) yelpazesinin aversion disordera yakın bölümünde bulunan bir bozukluktur. Beynimizde limbik sistem ve hipotalamusun ön medial bölümü cinsel istekten sorumludur. Cinsel istek kendiliğinden spontan olarak oluşabildiği gibi (dürtüler) dış uyaranlar (görsel, dokunsal, işitsel ve koku) ve düşünceler (motivasyonlar) ile de indüklenebilir.
Cinsel isteksizlik özellikle metropol hayatında yoğun ve stresli yaşam tarzına sahip, kapalı ortamda uzun mesai saatleri çalışarak yeterli uyku ve dinlenme sağlayamayan kişilerde daha sık karşımıza çıkar. Sigara, alkol ve uyuşturucu madde bağımlısı kişilerde de cinsel isteksizlik görülme sıklığı daha fazladır.
Fonksiyon (Cinsel) 3 temel aşamadan oluşmaktadır:
- Cinsel Arzu: Dürtü, motivasyon ve istekten oluşur.
- Uyarılma: Cinsel arzu ile başlayan eylem, Sakral 2-4 Parasempatik İndüksiyon, Torakal 10 – Lumbal 2 Sempatik İnhibisyon ile ereksiyon durumuna dönüşür.
- Orgazm: Sakral Parasempatik İnhibisyon, Torakolomber Sempatik İndiksiyon, Sakral Motor İndiksiyon ile orgazm oluşur.
Cinsel İsteksizlik Nedenleri
Cinsel isteksizliğin psikolenik ve organik nedenleri vardır. Organik nedenleri de primer–direk etkili endokrinerjik (hormonal) nedenler ve sekonder–dolaylı nedenler olarak ikiye ayırmak mümkündür.
Cinsel isteksizliğe neden olan psikojenik nedenlerin başında kronik stres hali gelir. Over sempatik aktivite olarak da tanımlanan kronik stres hali kendi başına cinsel isteksizliğe neden olabildiği gibi ilerleyen dönemlerde başka duygu durum bozukluklarına da neden olarak cinsel isteksizlik oluşturabilir. Depresyon ve anksiye-aşırı kaygı durumları da cinsel isteksizliğe neden olabilen psikojenik etkenlerdendir. Kişinin eşiyle olan ilişkisi, eşlerin birbirlerine karşı tutum ve davranışları da cinsel isteği etkileyebilir.
Cinsel isteksizliğe neden olan endokrinerjik (hormonal) nedenler duygu durum bozukluklarına bağlı olabildiği gibi (psikoendokrinerjik), hormonal bezlerdeki patoloji ve dejenerasyon nedenli ve ya kullanılan çeşitli maddelere (alkol ve uyuşturucular) bağlı da olabilmektedir. Prolaktin hormon yüksekliği, hipotroidi ve dopamin eksikliği cinsel isteksizliğe neden olan hormonal durumların başında gösterilmiştir. Yine hipogonadismde testosteron hormon seviyelerinin azalması ile de cinsel isteksizlik oluştuğu gözlenmişitir. Hipogonadism 40 yaşlarından sonra başlayan bir süreçtir ve her yıl testosteron düzeyleri 0.1 ng/dl azalmaktadır. Stresli yaşamda veya vücut yağ oranı yüksekliklerinde, diyabet hastalığı ve alkol kullanımında da testosteron seviyelerinde azalma görülür. Yağ dokularındaki aromataz enzimi testosteronu östrojene dönüştürerek testosteron seviyesini düşürebilir ve bu durum kilolu kişilerde cinsel isteğin daha az olmasını açıklar.
Diyabetli kişilerde insülin seviyelerindeki değişiklik growth hormon ve prolaktin hormonları üzerinden değişiklik yaparak cinsel isteği azaltabilir. Alkol kullanımında alkolün kendisi, amfetaminler ve metilfenidat gibi dopaminerjik etkisinden dolayı uzun yıllar kullanımına bağlı dopamin salınımını remisyona sokarak cinsel isteksizlik oluşturabildiği gibi, alkolün metabolizması sonucu ortaya çıkan metabolitler de testislerde testosteron üretimini baskılamaktadır. Yine kriptorşidizm (inmemiş testis), geç inmiş testis, torsiyon veya orşit gibi testiküler hastalıklar da direk testosteron eksikliğine neden olarak ve ya hipotalamohipofizer aksta meydana getirdiği endokrinerjik değişikliklere bağlı olarak cinsel isteği azaltabilir.
Kişide sertleşme sorunu (erektil disfonksiyon) veya erken boşalma (prematüre ejakulasyon) gibi cinsel fonksiyon bozukluklarının da olması cinsel isteksizlik nedeni oluşturabilmektedir. İlişki sırasında yaşanabilecek bir başarısızlığın oluşturabileceği psikolojik travmadan kaçınma olarak kişi bilinç dışı olarak farkında olmadan cinsel ilişkiden uzaklaşmak isteyebilir ve bu durum da cinsel isteksizlik nedeni olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Yani cinsel isteksizlik nedenleri:
– Kronik Stres,
– Depresyon,
– Anksiyete-yoğun kaygılar,
– Eşler arasındaki olumsuz ilişki,
– Alkol ve uyuşturucu kullanımı,
– Diyabet,
– Vücut yağ oranı fazlalığı-kilolu olmak,
– Hiperprolaktinemi,
– Hipotroidi,
– Dopamin eksikliği,
– Hipogonadism testosteron eksikliği,
– Cinsel fonksiyon bozuklukları.
CİNSEL İSTEKSİZLİK BELİRTİLERİ NELERDİR?
Cinsel isteksizlik belirtileri kişide görülen psikolojik ve ya somatik bazı değişiklikler olabilmektedir. Psikolojik olarak anhedonia- mutsuzluk ve yapılan işlerden zevk alamama durumu ve konsantrasyon eksikliği bir cinsel isteksizlik belirtisi olabilir.
Gün içerisinde kişilerde cinsel dürtü ve düşüncelerin oluşma sıklığının azalması da bir cinsel isteksizlik belirtisidir. Kişinin eşiyle bir arada bulunduğu dönemde cinsel stimulasyon oluşup uyarılmaması cinsel isteğin azalmasının bir başka belirtisidir.
Cinsel istek sonrası kişide uyarılma gerçekleşir ve uyarılma döneminde erkekler ereksiyon olur-peniste sertleşme gerçekleşir. Cinsel istek azalmasında kişilerde uyarılma da azaldığı için gün içerisinde görülen ereksiyon sıklığı azması da cinsel istek azalması belirtisi olarak kabul edilebilir.
Özet olarak cinsel isteksizlik belirtileri:
- Anhedonia (mutsuzluk, umutsuzluk),
- Gündelik işlere Konsantrasyon eksikliği,
- Gün içi Ereksiyon sıklığının azalması,
- Kişinin eşine ilgisinin azalması.
Cinsel İstek Bozukluğu Tedavisi
- Psikojenik Nedenli İsteksizlik Tedavisi: Akupunktur psikoterapi.
- Endokrinerjik Nedenli İsteksizlik Tedavisi: Hormon replasmanı (testosteron ve tiroid), prolaktin yüksekliğinde bromokriptin, dopamin eksikliğinde bupropiyon + ozon tedavisi + ginseng yohimbin karışımı fitoterapi + kulak akupunkturu.
- Diğer Cinsel Fonksiyon Bozukluklarına Bağlı İsteksizlik Tedavisi: Erektil disfonksiyon tedavisi geçici farmakolojik preparatlar; sildenafil sitrat, vardenafil, tadalafil. Kalıcı sertleşme sorunu tedavisi süpersonik uygulamalar (şok dalga), ozon, mezoterapi, fitoterapi ve pshot uygulamaları ile kalıcı tedaviler yapılabilmektedir.
CİNSEK İSTEKSİZLİK TEDAVİSİ
- Cinsel isteksizlikte yapılacak tedavi etkene yönelik olmalıdır.
- Başta cinsel isteksizliğin nedeninin kişinin eşiyle arasında ilişki durumuna bağlı olmadığı anlaşılmalıdır.
- Varsa kullanılan uyarıcı madde ve veya alkol alımı kesilmelidir.
- Diyabet ve ya kilo fazlalığı varsa,buna yönelik tedavi yapılmalıdır.
Endokrinerjik etkenlere yönelik kan hormon testi yapılmalı, prolaktin, testosteron ve troid hormon seviyeleri kontrol edilmelidir. Eksiklik veya fazlalığı olan hormonlar dengelenmelidir.
Cinsel isteksizlik öncesinde başlamış bir ereksiyon bozukluğu ve ya prematüre ejakulasyon varsa, bu duruma bağlı cinsel arzu azalması olmuş olabilir.Bu durumda sertleşme sorunu ve erken boşalmaya yönelik tedavi yapılması cinsel isteksizliği azaltacaktır.
Yaşanan duygu durum bozukluklarına (stres, anksiyete, depresyon) bağlı cinsel isteksizlik oluşumu en sık nedendir. Bu psikojenik etkenler hormonlarda da ılımlı bir değişime yol açmaktadır. Burada yapılan en büyük yanlış kişideki psikoendokrinerjik hormonal değişikliklere hormonal tedaviyle yaklaşmaktır. Örneğin stres nedenli testosteron hormon baskılanmasına testosteron replasman tedavisi yapılmamalıdır. Kişide SSRI ve ya SNRI dediğimiz antidepresanların verilmesi de ilk seçenek olmamalıdır. Orta düzey artmış prolaktin hormonuna da antidopaminerjiklerle mudahale edilmesi doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Yine serotonin noradrenelin reuptake inhibitörlerinin de kullanımı depresyona bağlı serotonin hormon eksikliğini azaltacak anacak başka hormonların baskılanmasına neden olacaktır. Bu yüzden duygu durum bozukluklarına bağlı oluşan cinsel isteksizlikte elektroakupunktur tedavisi doğru yapılaması halinde oldukça etkili olmasına rağmen hiçbir yan etki oluşturmamaktadır.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
Dr. Ömer Bircan Sertleşme Sorunu Kliniği Nerede?
Ömer Bircan Sertleşme Sorunu Kliniği İstanbul Güngören de yer almaktadır. Ömer Bircan Kliniğinde Erectil Disfonksiyon Sertleşme Sorunu tedavisi hizmeti verilmektedir.
Erkeklerde sertleşme sorunu geçici midir?
Erkeklerde yaşanan sertleşme sorunu, en yaygın neden olan atherosclerosa bağlı ise cinsel performansın kendiliğinden zamanla eski haline gelmesi olanaksızdır. Atherosclerosa bağlı yaşanılan bir sertleşme sorunu beraberinde cinsel özgüven kaybı da yaratacağı için var olan atardamar darlığı nedeni ile azalan penil kan akımından daha da fazla kan akımının azalmasına yol açar. Bu moral bozukluğu – özgüven hasarı bir süre sonra azalmasıyla beraber kan akim hızında artış olacaktır , ancak bekleyerek penis atardamarlarındaki atheroscleros yok olamayacak ve ya azalmayagı gibi aksine daha da artacaktır. Bu yüzden 30 yaş altı kilolu olağan ve sigara kullanmayan erkeklerin yaşamış oldukları sertleşme sorununda daha büyük etken konsantrasyon eksikliği, yorgunluk ve cinsel özgüven kaybı olabileceği için sertleşme sorunu geçici olabilir ve profesyonel bir tedavi almadan önce bir süre beklenilebilir.
Sertleşme sorunu tedavisi ne kadar sürer?
Sertleşme sorununda neden yaygın olarak görülen atheroscleros-atardamar daralması ise , rejeneratif tedavi yapılır ve gerek tedavi süreci gerekse de sonuçlarının gözlenmesi belirli bir süre gerektirir. Tedavi protokolü, seans sayısı ,sıklığı ve o kişiye yönelik uygulanması gerekli rutin tedavilerin tespiti, başta kişilerin yaşı olmak üzere atardamar daralma predispozan faktörlerinden hangilerine ne kadar süre maruz kaldığı ve mevcut cinsel performansına göre değişiklik gösterir. Kliniğimizde tedavi süresi minimum 12 gün sürmektedir. Şehir dışı ve yurtdışından gelen hastalar için tercih ettiğimiz asgari bir tedavi süresidir 12 gun. Bulunduğumuz şehirde yaşayan ve zaman kısıtlaması olmayan hastalarda tedavi , seans sayısı aynı kalmakla birlikte seanslar arası süreyi kişilerin rejenerasyon hızlarına göre biraz daha artırarak daha etkili sonuçlar almaktayız.
Sertleşme sorunu hangi doktora gidilir
Sertleşme sorununda yaygın görülen ana neden atheroscleros -atardamar daralmasidir. Atheroscleros un tedavisi ise dokuda oluşturulması gereken rejenerasyondur. Rejeneratif tıp uygulamaları hakkında eğitim almış ve ürogenital sistem hastalıkları hakkında deneyimli her hekim tarafından bu tedaviler yapılabilirse de erektil disfonksiyon hastalığı ve tedavisi konusunda deneyimli bir hekim tarafından tedavinin yapılması başarıyı artıracaktır . Sertleşme sorununda mevcut tabloya atheroscleros dışı etkenler de eşlik ediyorsa ve ya şüphe uyandırıyorsa, ileri tahlil ve tetkikler yapılarak tedaviyi yapan doktor tarafından diğer branşlara konsulte edilmesi gerekebilir. Örneğin sıra dışı bir hormonal farklilikta endokrinoloji, ağır psikoz varlığında psikiatri , Kardiyovaskuler hemodinamik bozukluklarda kardiyoloji, renal yetmezlik ve diğer metabolik bozukluklarda dahiliye, uretral ve ligaman hasarları gibi cerrahi durumlarda üroloji, Pelvik fraktur ve travmalarda beyin cerrahisi ve ya ortopedi gibi branşlardan konsültasyon istenebilir.
Sertleşme sorunu ilaçları işe yarar mı?
Sertleşme sorununda en sık görülen neden atheroscleros atar damar daralmasıdır. Atardamar duvarında bulunan düz kasları birkaç saatliğine gevşeterek kan akim hızının artmasına olanak sağlayan ilaç 5′ fosfodiesteraz inhibitörü ( PDE) grubu olarak adlandırılır. Sildenafil ( Viagra ,sildegra..) Tadalafil ( Cialis , hardcis, orcafil, lifta..) Verdanafil ( levitra) avanafil ( stendra) bu gruptaki ilaçlardandır.
Bu ilaçlar kalıcı olarak sertleşme sorunu tedavi etmese kullanımını takiben birkaç saat sonra kişide sertleşme miktarını artırabilir. Sık sürekli kullanımda tolerasyon oluşarak görülen etki azalır. Baş ağrısı, mavi görme, yüz ve göğüs bölgesinde kızarma gibi sıradan yan etkiler yanında antihipertansiflerden bazılarıyla kullanımlarında ölümcül boyutta hipotansiyon oluşturabilmektedir.
İlaç Kullanmak Sertleşme Sorununda Kalıcı Etki Yapar mı?
Sertleşme sorununun en yaygın nedeni olan atherosclerosun ilaçla tedavisi yoktur. Atardamar duvarında biriken calsifiye kolesterol birikimleri temizleyebilecek ilaç tedavisi yoktur. ancak buradaki düz kasları birkaç saatliğine gevşeterek geçici fayda sağlayabilen ilaçlar mevcuttur. PDE inhibitörü olarak adlandırılan ilaçlar sildenafil, Verdanafil, Tadalafil, udanafil ve avanafildir. Kalıcı bir etki oluşturmadıkları gibi sıkça kullanımları ile tolerasyon geliştirerek aynı dozda daha zayıf etki oluşturur. Talafil grubu ilaçların 5mg’lik dozunda iki üç ay süreyle kullanılması protokolü vardır. Ancak bu ilaçların var olan atherosclerotik plakların açılması ve ya yeni damar oluşması yönünde tek başına bir etkisi yoktur. Bu yüzden bu tedaviyi almış hastalar genellikle ilaç kullanımı sırasında sertleşmelerinin normal olduğunu ancak ilaç kullanımını bitirdikten sonra tekrar eski durumlarına döndükleri ve ya eskisinden daha zor durumda kaldıklarını ifade etmektedirler.
Gençlerde sertleşme sorunu olması normal mi?
Gençlerde sertleşme sorununun daha çok nedeni erkeğin karşısındaki bayan üzerine hakimiyet- dominans oluşturamamasına bağlıdır. Bunun da nedeni cinsel özgüvenin yeterince oluşmaması ve ya daha kırılgan olmasıdır. Pornografik görüntüler ve mastürbasyon alışkanlıkları olan kişilerde bu sıklık daha fazladır. Bununla birlikte sertleşme sorununun 30 yaş üstü kiailerde en sık nedeni atherosclerosdur. Ancak damar daralması olan atheroscleros sık olmasa da 30 yaş altı gençlerde de olabilmektedir. Kilolu kötü beslenen ve ya tip1 diyabet hastalığına sahip gençlerde atheroscleros sıklığı daha fazladır.
Sertleşme sorunu bitkisel tedavisi ile geçer mi?
Sertleşme sorununun en sık- yaygın nedeni atherosclerosdur.(atardamar daralması). Atardamar duvarında biriken madde de kolesteroldur. Bu biriken kolesterolün damar duvarından temizlenmesi gerekir. Damar duvarındaki kolesterol genellikle 30 yaşlardan sonra kalsiyum biriktirerek sert bir kıvama dönüşüp atherosclerotik plak adını alır. Kalsiyum tutumu öncesi ise atherom ismi kullanılır. Atherom yapılar bazı bitkisel preparatlar ile azaltılabilir. Ancak 35-40 yaş üstü kişilerde görülen atherosclerotik plaklar sadece bitkisel tedavi kullanılarak küçültülemez. Antiinflamatuar omegalar , plak çapını azaltır. Kan viskozitesini azaltabilen bitkisel preparatlar da sertleşme performansını artırabilir.
Sertleşme Sorunu Tedavisi Yaptıranların Yorumları
İsim: Y.D Yaş: 42
Tedavi: Sertleşme Sorunu
Herkese Merhaba
Ben 42 yaşındayım.
Klasik olarak çok araştırdıktan sonra sertleşme bozukluğu sorunumu şuan bu notları yazdığım Ömer Hocamın kliniğinde sonlandırmış bulunuyorum.
Tereddütlerinizi bir kenara bırakın korkularınızı unutun hemen kendinizi Ömer Hocama teslim edin. Benim sertleşme sorunum, az sertleşme ve ilişki esnasında sertleşmenin kaybolması sorunlarım vardı. Zihinsel olarak ilişkiye girmek istiyordum fakat vücudum buna yanıt vermiyordu. Kırmızı ginseng,macunlar,Cialis herşey kullandım ama hepsi kısa süreli etki ediyordu.
Ömer Hocamın ekstra tedavi yöntemleriyle şimdi çok daha sağlıklı ve mutluyum. Ölümden başka herşeyin çaresi var. Tedavi olmaktan çekinmeyin. Bu işin ayıbı günahı yok.
Beni eski günlerime döndüren Ömer Hocama sonsuz saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Bu sorunu yaşayan herkese sesleniyorum Bu yazıyı okuyan sen, Hemen tedaviye başla gecikme. Dünyaya bir daha gelmeyeceğiz. Hemen Ömer Hocama gelin, eski günlerinize dönün
İsim: A.O Yaş: 37
Tedavi: Sertleşme Sorunu ve Erken Boşalma
Merhabalar, 37 yaşındayım. Buraya gelmeden aklımda çok soru ve tereddütüm vardı. Hem sorularıma cevap buldum hem de istediğim sonucu aldım. Klasik ESWT tedavilerinin aksine birbirini tamamlayan bir tedavi türü uygulanması tedavinin ne kadar fayda sağlayacağını kanıtlıyor. Şuan geldiğim noktadan çok memnunum ve zamanla daha da faydalı sonuçlar vereceğinden eminim. Aklınızdaki tüm sorulara cevap bulabildiğiniz sohbeti ve muhabbeti ile tedavi sürecindeki bilgilendirmesiyle kesinlikle tavsiye ediyorum. 6 ay sonra evleniyorum şuan kendime olan güvenim çok daha fazla ve korkularımdan kurtuldum. Tedavi sadece sertleşme sorunu olarak geldim ancak sertleşme sorunu ,erken boşalma gibi ek bir fayda sağladı.
İyi ki tereddüt etmemişim ve gelmişim. Bu işi bu şekilde yapan tek yer diyebilirim. Sadece ESWT ile değil hocamızın uyguladığı ek iyileştirme ve işlemelerle mükemmel sonuç alabildim.
İyi ki geldim, iyi ki Ömer Hocamla tanıştım. Emekleriniz,sohbetiniz ve güler yüzünüzle sizi hatırlayacağım. İYİ Kİ VARSINIZ ÖMER HOCAM.
İsim: M.O.Ç Yaş: 58
Tedavi: Sertleşme Sorunu
İki yıldır uğraşıyorum.. 3 profesör, 3 uzman doktora gittim. Tetkikler yapılıyor ve sonuçlarda bana bir şeyin yok diyorlar. Anlatamıyorum derdimi, var bende bir sıkıntı cialis verip gönderiyorlar. Sonuç yine aynı. Psikolojim bozuldu, en son araştırdım ve Sn. Dr. Ömer Bircan hocamda karar kıldım. İyi ki kılmışım, işini seven, işine aşık bir hocamız ve tedaviye başladım. 12 seanslık tedavimin ardından sağlığıma kavuştum ve çok mutluyum. Hem sağlığıma kavuştuğum için,hem de çok değerli İşini severek yapan Ömer hocamı tanıdığım için. Teşekkürler kıymetli hocam.
İsim: M.Y. Yaş: 28
Tedavi: Sertleşme Sorunu
Sevgili Dr. Ömer Hocam
Size tedaviye gelmeden önce başka bir yerde ESWT tedavisi gördüm. Faydası olmadı. Size gelirken de faydası olacak mı diye tereddüt ederek geldim. Tedavi süresi boyunca ilgi ve alakanız, her soruya sıkılmadan cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Seansların faydasını da çok şükür gördüm. Her şey için çok teşekkür ederim. Çalışmalarınız da başarılar dilerim.
İsim: F.O Yaş: 37
Tedavi: Sertleşme Sorunu
Dr Ömer Bircan hocama çok teşekkür ederim. Uzun zamandır yaşadığım sertleşme ve sertliği koruma sorunumu daha önce gidip tedavi olduğum çok ünlü doktorlardan sonuç alamadığımdan dolayı psikolojik olarakta tükenmiş durumda idim. Kendisi ile tanıştığımda gayet net, kendinden emin ve ne yapabileceğini tane tane anlatarak bu sıkıntının tedavi olabileceğine ikna etti beni. Uyguladığı 12 seanslık program sonucu tüm sorunlardan kurtuldum.
Kendisi işini çok iyi yapan bir hoca.
Tekrar teşekkür ederim
Saygılarımla